13 Nisan 2014 Pazar

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri Üzerine Konya Okumaları

30 Mart yerel seçimlerinin sonucunda AKP büyük bir zafer kazandı Konya’da…
MHP 3, CHP 1, Saadet de 1 ilçe belediye başkanlığı kazandı. Merkez ilçelerde dahil, 26 ilçede belediye başkanlığını AKP kazandı…
Bunda elbette Başbakan’ın olağanüstü bir performansla yürüttüğü seçim kampanyasının etkisi olmakla birlikte, başarıdaki en büyük pay AKP İl Başkanlığı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’e aittir…
Tahir Akyürek’in belediyeciliğini sürekli olarak eleştiriyorum. Bir akademisyen olarak değil, bir vatandaş olarak da bu kentte yapılan belediyeciliğin popülist ve günü kurtarmaya yönelik olduğunu; şehircilik ilkelerine aykırı bir belediyecilik yapıldığını; imar kararları konusunda çok büyük sorunlar olduğunu söylemeye devam edeceğim…
Bu konuda onlarca yazı yazdım, ancak bu yazıda konu o değil!
Bu nedenle, Tahir Akyürek’i bu büyük başarısı için de kutluyorum…
Eğriye eğri, doğruya doğru…
***
AKP Konya’da neden başarılı oldu?
1-Öncelikle “görünür” yatırımlara ağırlık veriliyor. 10 yılda 63 üst geçit buna en önemli örnek…
Kimse hava kirliliğini, ulaşımın felç olmasını, imar facialarını, kentin acil ihtiyaçlarının ertelenmesini (metro, çevre yolu vs) görmüyor.
2-6360 sayılı “tuhaf” büyükşehir düzenlemesi çıkar çıkmaz AKP’li belediye başkanları, milletvekilleri ve il yönetimi köyleri, beldeleri, ilçeleri tek tek ve aylarca gezdiler…
Hatta kendisiyle kanun çıkmadan bir yıl önce görüştüğüm İl Genel Meclisi Başkanı il özel idarelerinin yaptığı hizmetleri yere göğe sığdıramazken, bir de baktım yasadan sonra köylerde il özel idaresinin gereksizliğini, büyükşehir belediyesinin çok büyük yatırımlar yapacağını anlatıyor.
Benim ağzım açık kaldı ama, AKP il yönetimini bu “ikna yeteneği”nden dolayı kutluyorum.
(Bu arada merak ediyorum; 30 Mart’tan itibaren Konya’nın 31 ilçesi gibi Taşkent’in ve Yunak’ın köyleri de Konya Büyükşehir Belediyesi’nin “mahallesi” oldu ya, acaba büyükşehir belediyesi “en azından” belediye otobüs seferleri başlattı mı?)
3-AKP parti teşkilatı olarak seçimler için beş yıl çalışıyor. Kaç tane bakan ve genel başkan yardımcısı geldi. Çoğunun basın toplantısına katıldım. Yerel basında gündem olmak için her fırsatı değerlendiren bir parti, AKP… (Kamu kurumları da zaten hükümet icraatlarıyla ilgili toplantı ve etkinliklerde dolaylı olarak AKP’nin pozisyonunun güçlenmesini sağlıyor.)
4-AKP’nin geniş kapsamlı “sosyal yardım” politikaları da çok güçlü bir tercih nedeni… Bunların ne kadarının gerçekten “sosyal yardım”, ne kadarının “seçim çalışması” olduğu tartışılabilir,  o ayrı konu.
Muhalefet ne yapıyor?
1-Muhalefet yerle düzeyde beş yıl tatilde, sadece beş ay çalışarak seçim kazanmak istiyor. Bu olanaksız bir şey… İktidar karşısında da bu kadar dezavantajlı konumda iseniz, seçim kazanmayı beklemeyin…
2-CHP anamuhalefet partisi ama, bu kentte varlığı ile yokluğu belli değil. Konya milletvekili Atilla Kart olmasa, CHP Konya’da hiç yok denebilir. Beş yıl boyunca belediyelerin yaptığı yüzlerce yanlış ortada dolaşıyorken CHP İl Teşkilatı bunlarla ilgili neden bir kamuoyu çalışması yapmaz, anlaşılır değil. İl teşkilatının uzman ve danışmanlarla güçlendirilmesi gerekir. Bir partinin ülkede seçim kazanması, yerel teşkilatların kapasitesine bağlıdır daha çok.
3-MHP de, çalışkanlık konusunda CHP ile aynı kategoriye konulabilir. Ancak, MHP en azından Konya’nın ilçelerinde çok güçlü… Geçen yerel seçimlerde Cihanbeyli gibi bir ilçeyi bile MHP’li aday kazanmıştı. MHP bunların nedenlerini iyi araştırıp her ilçede etkili adaylar çıkaramadı demekki. Konya milletvekili Mustafa Kalaycı olmasa MHP’nin de güncel gelişmelere yönelik bir muhalefetini beş yıl boyunca göremiyorsunuz. İl teşkilatı, sadece hava kirliliği, ulaşım ve imar konusunda her ay bir etkinlik düzenlese, Konya’da çok büyük bir ilgi uyandıracağı kesin… İl teşkilatının uzman ve danışmanlarla güçlendirilmesi gerekir. MHP Konya’da diğer partilere göre çok önemli avantajlara sahip… Ancak, bu avantajlarını kullanamadı.
4-Saadet Partisi, Konya’da “beş yıl” boyunca en etkili muhalefet yapan parti. Medyadan ve etkinliklerden anladığım kadarıyla Büyükşehir Belediyesi’ni çok iyi takip ediyorlar. Seçimler sırasında da AKP’den sonra seçim çalışmaları en “görünür” olan Saadet Partisi’ydi. Fakat Türkiye’de “oluşturulan” genel hava Saadet seçmenlerini de AKP’ye kaydırmış görünüyor. Yine de Konya’da beş yıllık etkinlikler açısından bakınca Saadet Partisi’nin anamuhalefet konumunda olduğunu söyleyebiliriz.
5-Muhalefet genel olarak proje ve projeksiyon da sunamadı. Tahir Akyürek 2500 projeden (bunların bir kısmı mikro projeler de olsa) bahsederken, muhalefetten böyle bir seçim propagandası görülemedi. Hatta AKP yeni büyükşehir modelini köyler, kasabalar ve ilçelerde ballandıra ballandıra anlatırken (örneğin büyük yatırımlar gelecek, şehirli gibi yaşayacaksınız, Konya’daki hizmetler size de gelecek gibi), bazı muhalefet partililer “büyükşehir yasasının kırsalı mağdur edeceğini, iktidara geldiklerinde bu yasayı kaldıracaklarını” bile söylediler. Tamam haklısınız da, seçmen “vaad görmek” ve “ikna olmak” ister. Hiç böyle bir strateji ile seçmenden oy istenir mi? Bırakın kırsaldaki ve şehirdeki seçmeni üst düzey politikacıların ve büyükşehir belediye başkan adaylarının büyük bir çoğunluğu bile büyükşehir kanunun içeriğini bilmezken, bu nasıl bir seçim stratejisidir anlamak olanaksız… Büyükşehir kanunu bence de “facia” ama, seçmenden oy almak istiyorsanız o konuya hiç girmeyeceksiniz… “Temelsiz vaadlerde bulunulsun” demiyorum ancak  “seçmenin dilinden” anlamak gerekiyor. AKP, kullanabileceği her yöntemi kullandı ve seçimden birinci parti olarak çıktı. Böylece, “seçmenin dili”nden anladığını da gösterdi…
Kedilerin (!) trafolara girmesi, seçim kurulları üzerindeki gölgeler, birçok yerde seçimin iptal edilmesi ve yeniden yapılacak olması muhalafet için bir bahane olamaz.
Sandıkları ve seçim tutanaklarını bile gerektiği gibi izleyemeyen muhalefet, sanıyorum bu seçimden çok şey öğrenmiştir…
İktidarın yolu, belediyelerden geçiyor…
Muhalefet eğer iktidar olmak istiyorsa, “mutlaka ama mutlaka” il teşkilatları içerisinde “belediye faaliyetlerini izleme merkezi” kurmalıdır…
Bir taraftan belediyelerin yanlış karar ve politikalarını kamuoyunun gündemine taşırken, diğer yandan da “proje üretim birimi” oluşturmalıdır…
Eleştirmek yetmez, “ne yapacağınız” konusunda da toplumu ikna etmeniz gerekir…
Türkiye’nin “iktidar alternatifi olabilecek” güçlü bir muhalefete ekmek gibi, su gibi ihtiyacı var…
Farklı partiler iktidara gelebilmeli ki, toplum farklı kadroları ve yaklaşımları tanıma olanağı elde edebilsin ve Türkiye çoğulcu demokrasi kültürünü geliştirebilsin…
Demokrasi değişimdir… Değişimin yeri de sandıktır…